Son zamanlardaki yağışlı hava akşam bir şeyler içilecekse viski içmeyi daha cazip hale getiriyor. İstanbul Viski Dostları’nın 4. tadımı da bu hava koşulları altında biraz da üzgün bir atmosferle başladı. İstanbul Viski Dostları’nın kurucularından biri olan Abbas Bey’i tadımdan önceki günlerde kaybetmenin üzüntüsü ile kadehler onun için buluştu. Ailesine ve dostlarına sabır diliyorum.
Bu tadımda üç güzel viskiyi tatma fırsatı bulduk. İlki Abbas Bey’in anısına kadehlerimizi kaldırdığımız Glenfarclas 10 isimli Speyside viskisiydi. Sonbahar viskisi olarak adlandırabileceğim bu viski burunda bal, vanilya ve tatlı baharat kokularıyla kendini göstermekte. 10 yaşında olmasına rağmen damakta beklediğimden daha zengin bir viski vardı. Tarçın, vanilya, baharat, malt yoğunluğunda ve az da olsa is notaları barındıran viskinin içimi oldukça rahat içimliydi. Uzun ve meyvemsi bir bitişe baharat ve meşe eşlik ediyor. Glenfarclas 10 olağanüstü bir viski olmasa da, özen gösterilmiş başarılı bir single malt olarak göze çarpıyor.
Etiketinde Highland Single Malt yazması dikkatinizi çekmiş olabilir. Speyside olarak tanımlamışken Highland nereden çıktı diye sorabilirsiniz. Aynı soru çoğu viski sever tarafından sorulan bir soru. Bir viski blogu olan wordsonwhisky ise cevabı direk Glenfarclas’tan almış. Özetle Glenfarclas’tan George Grant, “Her Speyside bir Highland’dir ama her Highland bir Speyside değildir. Etiketlerimizde ufak olarak Speyside’ı da belirtiyoruz ancak biz 100 yıldan fazladır Highland’deyiz. Hatta Macallan da aynı şekilde yapıyor.” diyerek geçmişe bağlılığını belirtmiş.
Gecenin ikinci viskisi ise herkesin heyecanla beklediği Nikka Whisky From The Barrel isimli Japon viskisiydi. Kategorisinde 2007 ve 2010 yıllarında ‘En İyi Viski’ ödüllerini alan bu viskiden herkesin beklentisi üst noktadaydı. %51.4’lük alkol oranıyla öne çıkan Nikka’nın bu viskisi aslında bir malt değil harman viski. Malt viskiyle tahıl viskisinin evliliği ile oluşan bu viski ismine uygun olarak direk fıçıdan doldurularak sunuluyor. 50 cl’lik şişesi bir parfüm şişesini andırıyor. Minimalist çalışmalar hoşuma gidiyor bu tasarımlarda.
Burunda kakule, beyaz baharatlar, çiçeksi kokular içeren Nikka From The Barrel oldukça dengeli duruyor. Damakta yumuşak, yağlı ve gövdeli bir viski. Damağa vurduğunda vanilya, toffee, tarçın ve meyvemsi detaylar dikkat çekiyor. Orta-kısa arası bir bitişe sahip ne yazık ki bu viski. Bitişine portakal, baharat ve fıçı tatları eşlik ediyor. Nikka From The Barrel’ın origami temasıyla tasarlanan kutusunu da göstermemek olmaz.
Artık damıtımevleri değişik denemeler yapmak adına fıçıyla oynamayı hobi haline getirdiler diyebiliriz. Sherry, Pedro Ximenes ve Sauternes fıçıları bunların en ünlüleri. Hatta bira üreticileri bile Chardonnay, Riesling ve Speyside fıçılarında biralarını dinlendirmeye başladı. Bu markalardan biri olan Mikkeller hakkında çok yakın zamanda bir yazı yazmıştım.
Bu tadımın son viskisi ise Glenmorangie Quinta Ruban. %46 alkol seviyesine sahip viski burbon fıçılarında 10 yıl dinlendirildikten sonra son 2 yılını Portekiz’deki Duoro vadisindeki kamışlarla yapılan Porto fıçılarında geçiriyor ve son halini buluyor.
Şişedeki renginden anlayacağınız üzere son iki yılın etkisi oldukça bariz bir şekilde kendini gösteriyor ve yakut renginde bir viski ortaya çıkıyor. ‘Ruban’ sözcüğünün yakut anlamına geldiğini de burada belirtmek gerekiyor. ‘Quinta’ ise Portekiz’de Portı üzümlerinin yetiştirildiği bir yer adı olarak geçmekte.
Burunda küf ve şekerli meyve kokuları ile çikolata tonları bulunmakta. Damakta ise karamel, kavrulmuş fıstık ve kırmızı orman meyveleri yer alıyor. Orta uzunlukta bir bitişe sahip olan Quinta Ruban son anlarında esmer şeker, kakao ve az sürekliliği olan baharat izleri bırakıyor.
Oldukça lezzetli olan bu viskiyi her zaman tercih edebilirim ancak fiyatları genellikle çok yüksek seviylerde bu yüzden sürekli alacağıma yeni viskiler denemeyi de tercih edebilirim. Aynı serinin diğer ürünü olan Nectar D’or benim favorim. İlerleyen dönemlerde onunla ilgili notalarımı da paylaşacağım.