
Görüldüğü üzere inanılmaz geniş bir seçkiye sahiptik bu gece. Bira tadım listesini geniş tuttuk ve IPA tarzı biralara yöneldik. IPA nedir diyenlere öncelikli olarak A’dan Z’ye Bira Rehberi yazısını okumalarını öneririm.
6 kişi için biraz fazla bira görülebilir. Bu seçkiden tadım notlarıma göre 20 bira tatmışız. Bu yazıda hepsine değinmeyeceğim ama dikkatimizi çeken biraları anlatacağım. Tadıma Gara Guzu’nun yeni birası Red Ale ile başladık. Kırmızı pancar ve Muğla Çam Balı’nın yapım sırasında kullanıldığı bu yeni bira burunda ferah, tatlı ve maltsı kokular sunuyor. Damakta orta gövdeli, bitter ve vişneli lolipop tatlarını andıran bir karakterde. Gara Guzu 1. Yıl Birası ile yükselttiği çıtayı bu birada da korumaya çalışmış. Kısa ve bitişi değişmese de gövde de güzel gelişmeler olmuş. Görüntüsü ise Cantillon ayarında.

İkinci bira olarak artık Türkiye’de de satışa sunulan St. Bernardus Tripel’i tattık. Maltsı ve karamelsi tadını şerbetçiotu aromalı ve orta gövdeli bir damak takip ediyor. St. Bernardus’tan hemen sonra komşuya, yani Yunanistan’a geçtik. Sakız Adası’ndan Fresh Chios Beer tattık. Sertaç’ın bu biranın yapımını yerinde görmesi de bizim için güzel oldu. Keyifli bir şekilde dinledik kendisini. Chios Beer tam bir yaz birası. Malt ve maya aromaları hafif rutubet aromalarıyla burunda hissediliyor. Gövdesi orta uzunlukta ve hafif şerbetçiotu var.
Fresh Chios Beer’dan sonra ise McEwans IPA tattık. Açıkçası İskoçya’dan getirdiğim bu bira tam bir felaketti. Sıfır aroma, sıfır keyif. Sıradaki bira Mikkeller Chinook ise Mikkeller’in Single Hop serisinden bir bira. Belçika’daki D’Proef Biraevi’nde üretilen bu bira narenciye, karamel ve reçine aromalarına sahip. Damakta gövdeli ve nektarin tatlarını net bir şekilde alabiliyorsunuz. Bitişi bal izleri taşıyor ve oldukça uzun.
Sıradaki bira geçtiğimiz yaz Bira & Viski Turu’nun Brüksel ayağında aldığım De Dochter van de Korenaar Belle Fleur oldu. Burunda çam ağacı, elma, narenciye ve karamel aromalarına sahip. Damakta harika bir gövde, akide şekeri tatları, greyfurt ve bal izleri taşıyan bir bira. Arka damakta bitter notaları da alabiliyorsunuz. Bitişi uzun ve malt ağırlıklı.

Bir sonraki bira ise Almanya’nın Bonn şehrinden Ale-Mania Golden Ale oldu. Floral bir burna sahip bu bira çok nitelikli bir bira değildi ne yazık ki. Hafif narenciye tatları sunsa da sınıfta kaldı diyebilirim. Arada Bierhol’un Mountain Pale Ale isimli ferahlatıcı birasını içtik. Karakter olarak çok da zengin değildi.
Bunun ardındansa gecenin ilgi çekici biralarından biri ise Ratsherrn Oat White IPA birası idi. Bal, deterjan, okaliptus, narenciye ve fesleğen aromalarını yeşillik, nektarin ve otsu bir damak takip etti.
Bir sonraki biramız Mikkeller’i kuran ikiz kardeşlerden birinin Mikkeller’i bıraktıktan sonra ürettiği bir bira. İronik bir isme sahip EvilTwin Brewing isimli üreticinin Yin Yang isimli birasını denedik. Kahve ve meyan kökü aromalarının hakim olduğu burnu karamel ve keçiboynuzu tatları olan orta gövdeli bir damak deneyimi takip ediyor. Bitişi ise yoğun çikolata izleri taşıyor.
Yin Yang’in ardından Sixth Glass’ın Quadrupel Ale birasını denedik. Burunda alkol önde fakat biraz havalandıkça topraksı, kuru üzüm, hurma ve incirin bulunduğu aromatik bir bira ortaya çıkıyor. Damak ise biraz farklı. Candy sugar ve pestil tatlarının olduğu mineralimsi izlerin de görüldüğü bir damak vardı bu birada. Bitişi ise oldukça uzun ve tatlıydı. Keyifli içilebilecek bir bira oldu.
Black Betty tadımın başından beri heyecanla beklediğimiz biralardan biriydi. Beavertown’dan daha önce Orange Blood IPA’yı tatma fırsatı bulmuştuk. Burunda yeni kesilmiş çimen, tropik meyveler ve böğürtlen aromaları alınabiliyor. Damakta kremamsı, tam anlamıyla bitter çikolata ve moka tatları aldığınız bitişini ise orta uzun bir uzunlukla, topraksı izler taşıyarak sunan bir IPA. Çok keyifliydi açıkçası.
Geçtiğimiz tadımlarımızdan birine İtalya’da bira üzerine çalışmış Güray Kurnaz dostumuz katılmış ve bize çalıştığı yerin biralarından Verdi 200 Imperial Stout’u getirmişti. Gecenin çılgın atan biralarından olan Verdi tam not aldı bizden. Adeta bir Highland viskisi içiyormuşuz gibi hissettik. Burunda meşe, salamura, tuz, vanilya, iyot ve is vardı. Damakta kendini iyice hissettiren tuz notaları, chilli biber, baharat, meşeye dönerek devam etti. Arka damakta ise kahveyi güçlü notalarla hissedebildik. Bitişi ise acı biberliydi ve uzun bir süre devam etti.
Gecenin sürpriz biralarından biri sevgili Turgut Sarar’ın ürettiği Caveman isimli ev yapımı biraydı. Karanfilli ekmeği anımsatan bir buruna ve orta gövdeli maltsı tatlara sahip bir bira olan Caveman’in güzel bir deneme olduğunu söylemem gerekiyor.
Bir diğer Beavertown biramız daha vardı bu tadımda. O da 8 Ball Rye IPA isimli biraydı. Şerbetçiotu, karamel vekavruk aromalara sahip bu bira damakta tereyağ notaları ve akide şekeri izleri taşıyor. Bitişi orta uzunlukta ve bitter.
Hollandalı De Molen’den tattığımız Dag & Dauw bugüne kadar içtiğim De Molen biralarının çok da önüne geçemedi. Şerbetçiotu, greyfurt ve narenciye aromalarını almamızda başrol oynuyor. Damak bitter ve akide şekerinin etkisinde. Orta uzunluklu bitişi baharatlar öne çıkarıyor
Sıra Two Ton Double IPA’ya geldi. %11’lik alkol derecesiyle göze çarpıyor. Burunda kuru kayısı, nektarin, şerbetçiotu, kuru erik, şeftali kurusu aromaları katmanlı bir koku profili oluşturuyor. Damakta gövdeli, şeker kamışı, alkol ve şerbetçiotu etkisini görebiliyoruz. Bitişi ise uzun, tatlı ve keyifli.
Sondan ikinci biramız Victory Dirt Wolf Double IPA oldu. Güçlü IPA’larda şerbetçiotunu zaten hissediyoruz. Ancak bu birada dry-hop etkisi de oldukça belirgin. Bunun yanında bal maya ve narenciye aromaları da var. Damağı oldukça bitter. İçimi zorlaştırdığını söyleyebilirim. Bitişi uzun ama dediğim gibi zor.
Son biramız ise SteamWorks’ten Jasmine IPA oldu. Bir Kanada birası olan Jasmine IPA, biraz daha floral olmasını beklediğimiz bir birayken beklediğimiz bulamadığımız tatlı karakterde düşük şerbetçiotlu bir bira çıktı.
Gecenin benim için kazananları Verdi 200 Imperial Stout, De Dochter Belle Fleur, Beavertown Black Betty, Two Ton Double IPA ve Yin Yang oldu.
Bir tadım daha biterken yine keyifli anlar, kırmızı yanaklar ve yorulmuş damaklarla kaldık. Yine de bu tadımların tadı çok başka ve keşke kısa sürede tekrarlasak diyoruz. Arayı bu kadar açmayacağız bu sefer ve yakın zamanda yeni bir tadım ve bol birayla döneceğiz.

Daha Çok Bira, Daha Çok Bira!!
Comments
Merhaba,
Steamworks Jasmine IPA’i Türkiye’de bulabilmenize oldukça şaşırdım. Herhalde Vancouver’a giden biri getirdi. Benim Steamworks’ün brewpubında içme şansım oldu yasemin kokusu/tadı ve narenciye ağırlıklı şerbetçi otları baya belirgin ve lezzetliydi, hatta Steamworks’ün en iyi biralarından biri olduğunu söyleyebilirim. Biraz zamanı geçmiş herhalde Türkiye’ye gelene kadar.
Yine de afiyet olsun 🙂
Nakliye sırasında bile sıkıntı olmuş olabilir. Son sıralarda içmemizde buna yol açmış olabilir:D Kesin hükme çok fazla gerek yok zaten. Teşekkürler yorumunuz için 🙂
Pingback: Şarabi Tadımlar - Şiraz Restaurant - Keyif Adamı