Tadım salonuna vardığımda bütün viskiler ve tadım takımı hazırdı. İlk olarak düzenlenecek bir tadım için oldukça profesyonel bir tadım masası bekliyordu. Viski Dostları’nın ilk tadınımında 6 farklı İskoç viskisi programa alınmış ve tadılmayı bekliyorlardı.


Gecenin organizatörleri sosyal medyada sürekli iletişim halinde oldukları viskiseverleri davet ederek sürekli yeni bir tadım ortamı yaratmak, sosyalleşmek ve viski kültürünü yaygınlaştırmak istiyorlar. Yaygınlaştırmanın bir parçası olarak da bu kültüre uzak kişileri de tadımlara davet ediyorlar. Ne şanslıyım ki ilk tadımın davetlilerinden biri de ben oldum. Çoğu zaman olduğum gibi yine ‘Masanın En Genci’ ünvanımı korudum.
Tadımın ilk gecesi bir klasik olan Speyside viskisi Glenlivet 12’ydi. Tadımlarda her zaman ‘Single Malt Viskilere Giriş’ viskisi olarak adlandırdığım bir viski olan Glenlivet 12, bir single maltın basit bir şekilde nasıl olması gerektiğini gösteriyor. Speyside karakterleri, meşe etkisi, damak dokusu her şeyin tam olarak yerinde olduğu viskilerden biri.

Burunda vanilya, bal, taze elma, yeşillik, çimen ve süt kreması aromalarını veren Glenlivet 12 damakta yine vanilyanın var olduğu, buna toffee, narenciye, limon ve elma tatlarının eşlik etmesiyle lezzetli bir Speyside yolculuğuna çıkarıyor bizi. Bitişi ise badem, limon ve vanilya notalarıyla uzun. Dünya üzerinde en çok satan single malt viskilerden biri Glenlivet 12. Ancak artık yerini yaş ibaresi olmayan Glenlivet Founder’s Reserve’e bırakıyor. O yüzden marketlerde bulunca stoklayın diyebilirim.
Gecenin ikinci viskisi ise en çok merak ettiğim viskilerden Glen Moray 10 oldu. Merak etmemin en büyük nedeni ise şarap sever olmam. Ne ilgisi var diyorsanız, bu viski 10 yıl boyunca bir Chardonnay fıçısında olgunlaşmış. Normalde bu tip fıçılarda bitirilmesine alıştığımız viskilerin yerine 10 yılını şarap fıçısında geçirmiş bir viski elimizdeydi.

Glen Moray 10 Chardonnay Cask bizi en çok memnun bırakan viskilerden biri oldu. Burunda tereyağı, meşe, portakal gibi yoğun aromaların altında toffee, üzüm pestili aromaları da alınıyor. Damağı krema dokusunda, gövdeli. Şekerli tatlar önde baskın geliyor ve damağı karamel şekerlemesi, elma ve armut gibi meyveler kaplıyor. Bitişi dengeli, orta uzunlukta, hafif tahıl, erik ve olgun armut notalarıyla sona eriyor.
Üçüncü viskimiz Blair Athol 12. Highland viskilerini her geçen gün daha çok sevmeye başladım. Açıkçası bu Highland viskisi de benim damağımı çok neşelendirdi. Masadaki çoğu kişiye göre “Underrated” bir viski olduğunu söyleyebilirim. Damakta önce zencefili hissediyorsunuz, bunun üzerine hafif şeri ve fındıksı aromalar geliyor. Çok canlı bir koku var diyebilirim. Damakta önce limonu hissediyorsunuz fakat hemen arkasından kuru meyveler, maltımsı tatlar, ve tarçın gibi baharatlar geliyor. Arka damakta vanilya ve muskat da ortaya çıkınca en sevdiğim karakterlerden biri olan “Christmas Pudding” ortaya çıkıyor. Bitişi isli, hafif tatlımsı ama dengeli ve orta-uzun bir uzunluğa sahip.

Bir sonraki viskimiz ise The Ardmore Legacy. Ardmore Traditional isimli viskinin yerine 2014’te geçen bu viski %80 turbalı ve %20 turbasız malttan üretilmiş. Turbayı zaten ilk kokladığınızda net olarak hissedebiliyorsunuz. Bunun yanında bal, vanilya, toffee ve taze yanan meşe kokusu da eşlik ediyor. Damakta kakule, fundalık, narenciye, ve armut tatları var. Dokusu yoğunca ve yuvarlak. Highland viskileri için güzel bir örnek. Bitişi ise orta uzun, baharat ve turbanın yavaşça kremamsı bir dokuda çözüldüğü bir bitiş.

Sona yaklaşırken Islay Adası’na geçmemiz de sürpriz olmadı. Bowmore Black Rock günün 5. viskisi oldu. Duty Free ürünü olan Black Rock merak uyandıran bir başka viskiydi. Büyük çoğunlukla eski İspanyol şerisi fıçılarında olgunlaşan Black Rock renginin fazla koyu olmasıyla öne çıktı.

Burunda kakao, is, ve metalik kokuların arasından gelen narenciye aromaları var. Damakta şeriden gelen baharatlar, özellikle tarçın üzüm pestili ile hissediliyor. Damak hafif köşeli ve gövdesiz. Bitişi is şaşırtacak derecede kısa turba hızlı kayboluyor ve sadece baharat kalıyor. Ne yazık ki bir hayal kırıklığı oldu bizim için.
Son viskimiz ise yine Islay’dan Laphroaig Quarter Cask. Olgunlaşma süresinin ardından fıçı etkisini ve nefes alma işlemini daha fazla görmesi amaçla küçük fıçılarda sonlandırılan bu viski son dönemlerin en çok görülen viskilerinden biri.

Burunda Laphroaig’un klasikleşmiş turba aromasının yanında vanilya, kuru üzüm, limon kabuğu ve tuzlu deniz aromasını alabiliyoruz. Damakta ise meyan kökü, acı baharatlar, ve tatlımsı tatlar geliyor. Bitiş uzun meyveli ve isli.
Gece daha güzel olamazdı derken Semih Bey’in çıkardığı Glenfiddich 18 şişesi bizi biraz daha neşelendiriyor.
Açıkçası bu tip tadımların artması mutluluk verici. Umarım Viski Dostları’nın ilerleyen tadımlarında da onlarla olur ve notlarımı sizlere aktarabilirim.

Comments
Pingback: Viski Seven Ünlüler - Keyif Adamı
Pingback: Glenfiddich Dikey Tadımı - Keyif Adamı
Pingback: 2015'in En İyi Viskileri - Keyif Adamı