İlk tadımda geçirdiğimiz harika akşamdan sonra herkes bu tadım için daha heyecanlıydı. Tadım mekanından, atıştırmalıklara kadar bütün viski dostlarının ortaya koyduğu çaba hazırlık aşamasını daha da heyecanlı kıldı diyebilirim. 2. tadım gününde temamız ‘Islay’ viskileri olarak belirlendi. Çok güçlü, karizmatik olarak adlandırabileceğimiz bir line-up bekliyordu bizi. Gece başlamadan yapılan çalışmalarla harika bir tadım sofrası kurulmuştu diyebilirim.
Sofrada damağımızı temizleyecek krakerlerden, peynir çeşitlerine, isli etlerden, geyik etine, balıktan tuzlu çikolataya her şey mevcuttu diyebilirim. Maltın Günü tadım altlığı, tadım kadehleri ve sample şişeleriyle de tadım seti de tamamdı. Ayrıca fırsatını bulmuşken keyifadami.net bardak altlığını tasarlayan sevgili genç mimar Mehmet Can Gümüş’e de buradan teşekkür etmem gerekiyor. Harika bir tasarım yapmış.
Bu tadımdaki viskilerimiz Islay’den gelen muazzam viskilerdi. Çoğu kişinin içmekten büyük zevk aldığı Lagavulin, bir harman viski olan Islay Mist, Ardbeg’in karizmatik üyesi Uigeadail, Bruichladdich’in organik viskisi ve turba canavarı olarak adlandırılan Octomore. ViskiPerver tadımdaki muazzam Islay anlatımıyla büyük boşlukları doldurdu. Bu kadar özel bilgiyi edinmek çok kolay değil cidden. Tadımda ViskiPerver tarafından hazırlanan sunuma bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.


Gecenin ilk viskisi bir blend, yani harman viskisi olan Islay Mist 17 Year Old. Ne yazık ki viskiyi bulmak çok zor. Bu sebeple değerini bilip tatmaya başladık. 1920’lerde üretimine başlanan orijinalinin uzak bir akrabası olarak tanıtılıyor tattığımız Islay Mist. Doğuşunu Lord Margadale’in 21. doğumgününe borçlu. Konuklara Laphroaig vermenin çok ağır kaçacağını düşünen ev sahibi maltı Glenlivet gibi maltlar ve bir tahıl viskisiyle harmanlıyor. Doğan viskinin adı da Islay Mist oluyor.
%43’lük bir alkol seviyesine sahip olan Islay Mist, susuz haldeyken konyak, pestil ve kuru orman meyvesi kokularına sahip. Biraz su katılınca Islay’in karakteristik turbası ve iyodik kokuları ön plana çıkıyor. Laphroaig notalarını alabiliyorsunuz.
Damağın arkasında uzun süreli olarak etki eden Islay Mist 17, is tadına sahip, bunun yanında az da olsa fındık ve vanilya etkileri de taşımakta. Bitişte ise isot ve kara biber gibi biberimsi bir his yaratıyor.
Islay Mist hakkında ilginç olan ise ilerleyen saatlerde kadehteki viskinin adeta bir Speyside viskisine dönmesiydi. Islay karakterini kokuda büyük oranda kaybeden viski Speyside’ın tatlı, floral viskilerine benzedi.

İkinci viskimiz dünyanın en sevilen Islay viskilerinden Lagavulin 16. Şimdiden şişeleri efsaneler arasına giren bu viski ilk çıktığında bu kadar beğenileceği tahmin edilmemişti sanırım. Bu sebeple rezervlerinde azalma var ve bu Lagavulin’i değişik viskiler çıkarma durumunda bıraktı. Bu tadım gecesinde biz Lagavulin 16 ve iki adet Lagavulin DE (Distiller’s Edition) deneme fırsatı bulduk.
Lagavulin kayılara göre yasal olarak 1816’da kurulan bir damıtımevi. Ancak 1742 yılında da yasa dışı damıtım yaptığı söyleniyor. Bu söylentiler adanın ilk damıtımevi olma yarışı ve bir market stratejisi olarak göze çarpmakta.
Lagavulin 16 susuzken burunda ilaç kokuları, turba, is ve iyodik kokular vermekte. Su ekleyince isli koku biraz daha öne çıkıyor ve bunun yanında vanilya ve tatlı baharatlar da ekleniyor. Grubumuz içinde yara bandı gibi sentetik kokular da harika yakıştırmalar oldu kokusu için.
Damakta oldukça gövdeli ve zengin olan Lagavulin 16,damağın arkasında isli bir biber patlaması sunmakla beraber ağzı dolduran gövdesinde kompleks bir meyvemsi tatla beraber yanık fındık, toffee ve kremamsı tatlar da sunmakta.
Bitişi vanilya, incir ve tabii ki turba ve isin bir arada olduğu uzun ve sıcak bir bitiş.
Lagavulin DE viskisinin 1997’de Pedro Ximenes şeri fıçılarına fıçılanıp 2013’te şişelenen versiyonunu deneyecektik ki ev sahibimiz kendi rezervinden karşılaştırmamız için 1995’te fıçılanıp 2013’te şişelenen 18 yıllık bir DE şişesi daha çıkardı. Böylece inanılmaz bir dikey tadım fırsatı yakaladık ki, gecenin temaları içine ‘Battle of Lagavulins’ yani ‘Lagavulin’lerin Savaşı’ bölümünü de ekledik.

Lagavulin DE 16 ve Lagavulin DE 18 olarak adlandıracağım bu iki viskiyi. Renklendirici olarak eklenen karamelin de etkisiyle koyu bir kehribar rengine sahip olan DE 16, susuzken bastırılmış ve anlamsız bir buruna sahipti. Motoru açılmamış araba olarak nitelendirdi bir arkadaşımız ve hiç de haksız değildi. Su eklenince biraz açılsa da kozalak, biber ve kuru üzüm kokuları hakimdi. Ünlü turba ve ilaç kokusu sahnede yoktu.
Damakta ise orta bölgede yumuşak içimli kahve hissi yaratan yine gölgelenmiş is tadına sahipti. Bitişi metalik, meşe notaları olan biberli bir bitişti. Orta-kısa olarak adlandırabilirim.
DE 18 ise bir anda sınıf atlattı. Son zamanlardaki çay bardağı muhabbetine atıfta bulunarak çay rengini andırıyor diyebilirim. Burunda Lagavulin 16 kadar olmasa da ilaçsı koku var. Bunun yanında turbanın dönüşü, bal ve is kokuları da bulunmakta. Damakta daha çok arka bölgede etkisini gösteriyor. Baharat, beyaz baharat dominantlığında kompleks bir tadı bulunmakta. Bitişi ise uzun, turba ve meyvenin hakım olduğu ve Lagavulin 16 gibi sıcak bir bitiş.
Sonraki viskimiz ise viskide devrim yapan markalardan Ardbeg’in Uigeadail isimli viskisi. Ardbeg Uigeadail‘in ismi yani Uigeadail İskoç dilindeki ‘Karanlık ve Gizemli Yer’’den türetilmiştir ve adını Ardbeg’in suyunu aldığı gölden almıştır.
%54.2’lik alkol oranı korkutucu dursa da bu viski bir denge gösterisi sunuyor. Burunda susuzken uhu, adhesiv, ilaçsı ve turba kokuları veren viski su eklenince espresso kokusuyla beraber meyvemsi karakterini de ortaya çıkarıyor.
Damakta beklenmeyecek bir dengeyle şaşırtıyor bizi Uigeadail. Kuru üzüm, malt, bal, turba mükemmel bir denge içerisinde uzun süren bir damak patlaması yaşatıyor.
Bitişte ise karamel, siyah rom notalarıyla ferah ve uzun bir bitiş sunuyor.

Gecenin sondan ikinci viskisi Bruichladdich’in The Organic Scottish Barley adını verdikleri Unpeated bir Islay viskisi. Islay olup ‘unpeated’ yani turbasız bir viski görmek şaşırtıcı oluyor doğal olarak. Bruichladdich progresif bir üretim yaptığını söylüyor. Soğuk filtrasyon ve karamel ekleme gibi yöntemlere tam anlamıyla karşılar. Bruichladdich son zamanlarda bir çok içki üstünde trend olan deneysel üretimi seviyor ve viskilerinde sürekli bir inovasyon çalışmasında.%100 organik İskoç arpasından üretilen bu viskiyi havalimanında limitler dolayısıla alamamıştım ve çok merak etmiştim. Fırsat ayağıma geldi diyebilirim.
Burunda Versace Red Jeans parfümünü andıran şekerli bir kokuyla beraber, erik, marmelat, kesilmiş süt ve meşenin de yol açtığı hafif hayvansı kokular bulundurmakta.
Damakta bolca şekerli, badem, limon, şekerleme tatları ön damakta toplanıyor. Uzun bir damağa sahip bu viski.
Bitişi ise meşe karakterinin öne geçtiği, isin de biraz rol aldığı bir bitiş. Fiyatını da göz önüne alarak açıkçası favorim olamaz. Ancak vitrinde bulunmasında yarar var.

Gecenin son viskisi ise yine Bruichladdich üretimi olan Octomore 06.2. 167ppm ile dünyanın en yüksek turba miktarına sahip bu viskinin bir önceki versiyonan farkı ise Limousin meşe fıçılarında olgunlaştırılması. Reklamlarında yazdığı üzere ‘Bildiğinizi düşündüğünüz şeyleri unutun.’ Evet! Octomore cidden değişik bir viski. Genellikle genç yaş viskileri piyasaya süren Bruichladdich’in bu viskisi de 5 yaşında.
Burunda turba kokusuyla defalarca çarpıyor Octomore. Su da ekleyince plastik, küflü peynir kokusu da çıkıyor. Hatta iç lastik kokusu ortak görüşümüzdü tadımda.
Damakta %58.2’lik seviyesine rağmen rahat içimli bir viski var. Bal, vanilya, toffee, esmer şeker gibi tatlar olmasına rağmen damakta vakit geçirmesi konuşma zorluklarına yol açabiliyor. ‘Kadife Eldiven İçindeki Demir Yumruk’ tanıtımı bu viski için biçilmiş kaftan.
Bitişi kısa ve sert. Derin bir turba ile yemek borusundan aşağı yakıcı bir yolculuğa başlıyor viski ancak bıraktığı tatlı hissiyat cidden unutulacak gibi değil.
Benim için gecenin sürpriz viskilerinden biri oldu Octomore 06.2.
Geceyi özetleyecek olursak, Ardbeg Uigeadail yine eşsiz bir tadım sundu bize. Lagavulin 16 klasik efsaneleşen özellikleriyle bizi şaşırtmadı. Islay Mist ve The Organic Scottish Barley çok ilginç deneyimler sundu. Octomore 06.2 sıradışı ve sıkıyıdı ama günlük bir viski olması zor. Distiller’s Edition‘larda ise özellikle 16 yıllık bir hayal kırıklığı yaşatırken 18 yıllık sınıf atlattı anca klasikleşmiş Lagavulin 16’nın uzağında kaldı.

Tadım notları bazen okuması yoran şeyler olabiliyor. Serdar, son zamanlarda kullanımı artan ‘word cloud’ şemasını bizim için hazırladı ve tadım notlarımızda kullandığımız sözcükleri kullanım sıklıklarına göre bir araya getirdi.

Tadım sırasında çekilen Serdar’ın çektiği fotoğraflardan biri viskinin ‘Liquid Sunshine’ ismiyle anılmasının ne kadar doğru olduğunu onaylar gibiydi.

Gecenin sonunda ise atıştırmalıkları bitirip viskilerimizi yudumladık. Kalan viskileri de sample şişelerimize doldurup önümüzdeki aya kadar güzel viskileri stokladık. Keyifli bir sohbet ortamında Cohiba puro da harikaydı. Puro için Onur’a teşekkürlerimi iletiyorum.
Comments
Pingback: Botanik Bir Cin - The Botanist - Keyif Adamı