İstanbul Coffee Festival 2014 İzlenimleri – İstanbul Buram Buram Kahve Koktu Mu?

In Haber by Keyif Adamı1 Comment

Açıkçası büyük bir heyecanla da bekledim festivali. Gelen markalar, her gün açıklanan yenilikler festivali özel kılıyordu. 25 Aralık Perşembe günü başlayan festival dün akşam sona erdi. Kahve konusunda yüzlerce profesyonelin katıldığı festivali resmi rakamlara göre tam 14270 kahvesever ziyaret etti. Sanıyorum festivalin en beklenmeyen verisi bu ziyaretçi sayısıydı.

Yazılarımda genellikle objektif olmaya çalışıyorum. Çok büyük bir heyecanla beklediğimi söylemiştim festivali. Programın çok geç açıklanması, bir atölye çalışmasına kabul edilmemin Cuma günü atölyeye 45 dakika kala haber verilmesi bile açıkçası heyecanımı kaçırmadı. İlki düzenlenen bir organizasyonda böyle aksamalar olması çok normaldi.

Festivalin düzenlendiği tarihi Galata Rum Okulu’na vardığımızda hafta içi gitme fırsatım olmasını diledim. Çünkü uzun(çok uzun) bir sıra vardı. Biten biletleri sormak için ayrı bir sıra, davetiyeleri olanlar için ayrı bir sıra bulunmaktaydı. Çoğunluğun akıllı telefonu olduğu bir yerde QR kodlu geçiş sistemini hala neden kullanmıyor bilet şirketleri merak etmekteyim. Tabii satışların ancak Cumartesi günü durdurulması da kalabalığın bu denli fazla olmasına yer açtı.

Çok iyi niyetli bir organizasyon olmasına rağmen aşırı kalabalık hem katılımcıların hem de ziyaretçilerin enerjisini büyük bir oranda çekti diyebilirim. Özellikle, izlemek istediğim SCAE yarışmalarını kalabalıktan dolayı izleyememek kötü oldu.

Kapıdaki sıra nedeniyle ismimin yazılı olduğu atölyeye yaklaşık 8 dakika geç kaldım. Bu süre içerisinde kayıtlı olmayanlar görevliler tarafından kabul edilmiş ve bu yüzden istediğim atölyeye giremedim. Ancak İstanbul Kahve Akademisi‘nin düzenlediği atölye çalışmasına girdim va yetenekli barista Hayri İskender’den demleme teknikleri ile ilgili bir çalışma izleme fırsatı buldum.

Festivale damgasını 3. dalga kahve kültürü vurdu diyebilirim. Her standdaki işlerinin ehli baristalar, kalabalığa aldırmadan güler yüzle ve mutlulukla tadım için kahveler hazırladılar.

Bunun dışında Starbucks ve Nero gibi marka kahve dükkanlarının standları, Türk Kahvesi temsilcileri, ekipman ve makine tedarikçileri, sanat galerileri, sosyal medya temsilcileri, hediyelik eşya standları, doğal ürünler sunan standlar, seminer odaları, kahveye özel video sunumları da yerini almıştı. İçeriğin çok iyi hazırlandığını söyleyebilirim. Eksik bir iki firma dışarısında çok net bir eksik olduğunu söyleyemeyeceğim bu konuda.

Festivalde dolanırken kahve tadımına daha çok önem gösterdim ve tadabildiğim kadar kahve tattım. Açıkçası birçoğu da inanılmaz lezzetliydi. Beğenimi kazananları açıklamaya çalışacağım.

Old Java Coffee n’Brew

Galata’da yeni açılan bir yer olan Old Java festivalde yerinin avantajını sunum teknikleriyle birleştirip gönülleri kazandı diyebilirim. İsli kahveleri benim çok ilgimi çekti. Güzel bir teknik olmasına rağmen tatla daha çok harmanlanması gerekiyor isin. Ancak güleryüzleri, kendine özgü teknikleri ve kahve kaliteleri üst seviyedeydi. En yakın zamanda yeni açılan yerlerinde kendilerini ziyaret edeceğim.

Kronotrop

3.Dalga akımının Türkiye’deki öncülerinden Kronotrop harika kahveleriyle yine damağımda yer etti ve en yakın zamanda Cihangir’e uğrayarak biraz çekirdek kahve almam gerektiğini hatırlattı. Festivalde sundukları ‘A Film About Coffee’, yeni Türk kahveleri, SCAE Şampiyonası’nda 1. olan Çağatay ve Umut’la festivale damga vurdu diyebilirim.

Heisenberg Coffee & Roastery

Henüz kurulu bir yeri olmayan Heisenberg, Breaking Bad temalı standları, kıyafetleri, ekipmanları ile büyük beğeni topladı. İşlerini kurmak için Indiegogo üzerinden bir crowdfunding projesi geliştirmişler ve kahve severlerden destek bekliyorlar. Aynı enerji ve temayı korudukları sürece başarılı olacaklarına inancım sonsuz.

CoffeeNutz

Beğendiğim bir başka projede CoffeeNutz’dan geldi. Nitro Brew olarak adlandırılan nitrojenle basınçlandırılmış ve musluktan servis edilen soğuk kahve festivalde yerini aldı. Biraya benzerliğiyle ilgi çeken kahvenin tadı da bir o kadar sıkı ve çekiciydi.

Petra Roasting Co

Petra kahve çeşitleri ve ikramlarıyla harikalar yarattı diyebilirim. Chemex’lerde demledikleri kahveler ile bir kahve şöleni yaşattılar.

İstanbul Kahve Akademisi

Kendilerine ayrılan alanda tek dakika mola vermeden verdikleri eğitimler ve atölye çalışmalarıyla övgüyü hakkettiler. Değişik demleme tekniklerini anlattıkları atölye çalışmalarından birinde bulundum ve yeni bilgiler edindim. Barista Hayri Bey’e ayrıca teşekkür etmek gerek.

Heirloom İstanbul

Heirloom aslında birçok şey olarak yer alıyor İstanbul’da. Bir otel, market, doğal ürünler yapan bir kafe. Marmelatları, zeytinyağları, sabunları görücüye çıkmıştı festivalde ve hepsi de çok güzeldi. Büyük bir incelik ve zerafetle tanıttılar bunların hepsini de.

Graffiti Bags

Özel çantalar tasarlayan Graffiti Bags ise kahve tutkunlarına özel yaptığı bir modelle öne çıktı ve festivalde dikkatleri çekti.

3Dörtgen

Yeni dönemin en önemli teknolojilerinden biri olan 3 boyutlu yazıcılar da 3Dörtgen tarafından görücüye çıkarılmıştı. Birçok örnek ürünleri çalınsa da kendiler yine de güler yüzlü bir şekilde bu yeni teknolojiyi anlattılar.

Ayrıca festivalde yer alan Uninvite Band gibi birçok müzik ekibi vardı ve inanılmazlardı. Özellikle canlı dinleme şansına eriştiğim Bulut Gülen’i ve Matt Hall’ü dinlemeyi özlemişim.

İstanbul buram buram kahve kokacak dediler. Evet, İstanbul cidden kahveyi merak etmiş ve festivale akın etti. Kokusu da şehrin dört bir yanından duyuldu sanırım. Her ne kadar organizasyonda beklenmeyen aksaklıklar olsa da güzel ve gelecek seneler için umut verici dört gün geçirdi kahve kültürümüz.