İstanbul 2015’in son günlerinden itibaren aralıklarla kara teslim oldu. Bu kadar fazla bir yağış beklemiyordum ama üzüldüm desem yalan olacak. Harika bir görüntüye sahip oldu şehir. Böyle havalarda konyak ve viski harika bir kitap eşlikçisi olsa da gastronomi kültürümüz arttıkça her yıl daha da kendini gösteren bir kokteyli unutmamak lazım…. Sıcak şarap.

Viski Gurme’nin evinde düzenlediğimiz yılbaşı partisinin sabahında sevgili dostum Elif Vural’ın yaptığı sıcak şarap o kadar keyifli ve lezzetliydi ki bu yazıyı yazmayı 18 gündür planlıyordum.

Hikayesi ise 1. ve 2. yüzyıla kadar dayanmakta. Avrupa’yı kontrol altına almaya çalışan Roma İmparatorluğu’nun askerleri yanlarında taşıdığı şaraplar ve bağcılık kültürüyle hem dünya şarapçılığında bir çığır açtılar ve yanında kış zamanlarında daha çok enerji almak, ısınmak ve biraz daha rahat kafayı bulmak için baharatlar, meyveler ve şekerle şarabı buluşturup ısıttılar.

Yine de mitolojik bir hikayeye de sahip sıcak şarap. Homeros’un, Odyssey’de değindiği üzere şehvet düşkünü bir tanrıça olan Circe’nin Odysseus’un tayfasını şarap ve baharat karışımı bir içkiyle uyutması sıcak şarabın izlerini daha da geriye taşıyor. Circe’yi temsil eden bir çalışma Wright Barker tarafından 1889 yılında yapılmış.

Avrupa’ya hızla yayılan bu gelenek her ülkede farklı tariflerin çıkmasına yol açmış doğal olarak. İngilizcesi ‘Mulled Wine’ olarak geçiyor. Yani ısıtılmış ve tatlandırılmış şarap. Almanya’da ‘Glühwein’, Nordik ülkelerde ‘Glögg’, Hollanda’da ‘Bisschopswijn’, Fransa’da ‘Vin Chaud’ gibi birçok ülkede farklı isimlerle anılmakta bu içki türü. Temel olarak aynı olsa da, her ülkede eklenen malzemelerde ufak farklar var.

Aslında mantık 2014 yılında yazdığım sangria tarifiyle büyük benzerlik göstermekte. Temel malzemeler üstünde damak tadınıza göre oynamanız değişik ve güzel sonuçlar doğurabilmekte.

Malzemeler:

• 1 şişe sek kırmızı şarap (Cabernet Sauvignon, Merlot)
• 1 limonun kabuğu
• 2 portakal
• 150 gram pudra şekeri (ince toz şeker, Splenda, hepsi olur)
• 7-8 adet karanfil
• 2-3 adet kakule
• 3 adet tarçın çubuğu
• 2 tutam rendelenmiş muskat
• 1 yemek kaşığı rendelenmiş zencefil
• Opsiyonel: Bal
• Opsiyonel: Konyak veya Brendi
• Opsiyonel: Yıldız anason

1 portakalın ve limonun kabuğunu soyup parçalara ayırarak bir tencereye karanfil, kakule, tarçın, zencefil ve muskatla beraber koyun. Üzerlerini kaplayacak miktarda şarabı boşaltıp şekeri ve arzu ederseniz balı ekleyin. Devamlı karıştırarak şekerin çözülmesini gözleyin. Kaynama noktasına kadar getirip kıvamlı bir şurup haline gelene kadar pişirin. İstediğiniz hale gelince ateşi kısın ve geri kalan şarabı ekleyin. Eğer benim gibi konyak veya brendinin kokteyllere verdiği harika katkıyı seviyorsanız ikinci aşamada 2-3 shot (10-15cl) ekleyebilirsiniz. İkinci aşamada karışımın kaynama noktasına gelmemesine önem gösterin ki alkol buharlaşmasın.

Biraz daha doğal meyve tatları isterseniz portakalları dilimlenmiş olarak da kullanabilirsiniz. Bir diğer ihtimal de son aşamada böğürtlen ekleyebilirsiniz. Yıldız anason eklemek de oldukça değişik bir tat sağlıyor ve ara sıra denenmesi gereken bir versiyon.

Bazı ülkelerde tariflerin değişiklik gösterdiğini söylemiştim. Danimarka’da şaraba akvavit ekliyorlar. Bulgaristan’da elma gibi eklemeler yapılabiliyor. Alttaki resimde ise Danimarka’da Gløgg’ün yanında ikram edilen elma dilimleri anlamına gelen ‘Aebleskiver’ hamur toplarını ve frenk üzümünden yapılma kırmızı reçelini görüyorsunuz. Bardak her ne kadar iç açıcı olmasa da tatlı iç açıcıydı ve kışın, özellikle noel dönemi her yerde bulmak mümkün.