Hafif sisli ve soğuk bir İstanbul öğleden sonrası viski tatmak için gerekli koşulların birçoğunu sağlamaya başlamıştı bile. Konuklarım arasında Viski Gurme sitesinin yazarı sevgili dostum Ozan Vural ve Beyaz Yakalı Gurme olarak nam salan dostum Alper Kırdal da vardı. Bunun yanında sektör profesyonelleri, doktorlar, mühendisler, yazılımcılar gibi bir çok farklı kariyere sahip katılımcı Cumartesi bizimle beraberdi.
Bu tadımda viski sevmiyorum diyeni yoldan çıkaracak, viskiye giriş çok keyifliymiş dedirtecek bir line up vardı diyebilirim.
Tadıma ünlü viski uzmanı Michael Jackson’ın, “A Whisky For The Beach” yani “Sahilde içilebilecek bir viski” olarak yorumladığı Cutty Sark 12 ile başladık. Cutty Sark aslında çok süratli ve yelkenli ünlü bir İngiliz gemisinin adı. Çay ve yün ticareti için de kullanılan gemi Süez Kanalı’nın açılmasıyla da denizde birçok rekorlar kırdı. Gemi ile viskinin buluşmasıysa 1955 yılında İsveçli sanatçı Carl Georg August Wallin’in ünlü Cutty Sark gemisinin çizimiyle hayat buldu. 1955’ten bu yana Cutty Sark şişelerinin üstünde bu ressamın çizimi bulunmakta. Cutty Sark markası ismiyle özdeşleşmiş bir şekilde “Tall Ships’ Races” yani “Uzun Gemilerin Yarışı”na da sponsorluk yapmış ve yarışlar “The Cutty Sark Tall Ships’ Races” ismiyle anılmıştır. Cutty Sark 12’de yumuşak yapısı meyvemsi ve aromatik karakteriyle kendini kolayca sevdirdi.
İkinci harmanımıza geçiş yapıyor ve piyasada kendini çok kuvvetli bir şekilde hissettirmeye başlayan bir premium harman olan Chivas Regal Extra’yı tadıyoruz. Oloroso fıçılarında olgunlaşan maltların hakimiyeti aromada kendini oldukça yoğun hissettiriyor. Kuru meyveler ve çikolata aromaları damakta zencefil ve tütünle buluşuyor. Fıçı etkisi havalandıkça daha da ortaya çıkıyor.
Havalanmasını savunduğum şerili bu harmanı bulunca son dönemde aldığım Vinturi Distile içki havalandırıcısını denemek istedim. Mimarisiyle içkiyi tek koyuşta 15 kat fazla havalandırdığını iddia eden Vinturi gerçekten işe yarıyor. Yakında detaylarını sitemden de vereceğim
Buradan İrlanda’ya ufak bir ziyarette bulunup bir İrlanda harman viskisi olan Tullamore DEW’i denedik. 3 kere damıtılarak üretilen İrlanda viskileri bu özellikleriyle “Tough country, smooth whiskey” diye de anmamıza neden oluyor. Vanilya, marzipan ve şekerleme kokularını yumuşak bir damakta sivri bir adhesiv aroması takip ediyor. Baharatlı bir damağın arkasından bal ve şeftali bitişte kendini gösteriyor.
Bundan sonraki viskimiz ise bir malt harmanı olan ve geçtiğimiz yılın en trendy viskisi olarak anılan Monkey Shoulder oldu. Glenfiddich, Balvenie ve Kininvie maltlarının bir harmanı olarak üretilen bu viski yanık süt, krema aromalarını damakta fındık, marzipan, meyve, malt ve muskat aromaları ile bir meyveli keke çeviriyor. Crema Catalan tatlısını bilen katılımcılarımız da o büyülü tatlıya aş erdi dersek yalan olmaz.
Kısa bir aradan sonra single malt viskiye giriş için bence en ideal viskilerden biri olan Glenfiddich 12 ise aradan sonraki ilk viskimiz oldu. Armut, vanilya, narenciye ve elma aromaları herkesin hem fikir olduğu aromalardı. Damaktaki florallik birkaç damla suyla çimen kokusu ile de tanışıyor ve kremamsı, orta uzun bitişli keyifli bir viski tadıyoruz. Bu viskiyle geleneksel meşe fıçısının etkisini net bir şekilde hissettik.
Sıradaki viski Balvenie 12 Double Cask oldu. Bu viskiyi seçme sebeplerimden biri burbon fıçısının etkisini gördükten sonra buna sherry fıçısı eklenince sonucun nasıl olduğunu anlatmaktı. Balvenie burunda önce floral aromalar sonra da fındık ve üzüm pestili aromalarını sunuyor. Damakta tatlı vanilya, kuru üzüm, kuru erik tatları var. Birkaç damla su damlatıp havalanma sağlanınca şeri etkisinin nasıl hızlı bir şekilde öne çıktığına tanık olduk. Böylece iki fıçı kullanımının ne kadar zarif yapılabildiğini görebilidiğimiz bir viski denemiş olduk. Ne de olsa artık viskilerde fıçı savaşları var değil mi?
Bu tadımın belki de en göze çarpan viskisi Glenfiddich 18 oldu. Bir giriş tadımında neden 18 yıllık viski vardı diye soranlar oldu tabii ki. Ancak viskiyi tanırken yaşın getirdiği olgunluk, doku ve lezzeti de tanımak gerekiyordu. Glenfiddich’in Oloroso fıçılarında olgunlaşan maltlarını içeren bu 18’lik viskiyi Glenfiddich dikey tadımında da anlatmıştım. Karamel ve armut notalarıyla başlayan bu viski havalandıkça tütün, bitter çikolata, kuru incir, üzüm pestili ve kış baharatları aromalarını kompleks bir şekilde sunuyor. Damakta en ufak bir sivriliği yok. Muskat, kurutulmuş hurma, mürdüm eriği gibi tatlar alınabiliyor. Uzun bir bitişi var ve bu bitişinde baharat ve vanilya izleri taşıyor.
İskoçya’dan Amerika kıtasına geçip ünlü Woodford Reserv burbonunu tadıyoruz. &70’in üzerinde mısır ihtiva eden bu karizmatik Amerikalı 18’lik centilmenden sonra uykudan uyandırdı hepimizi. Baharatlı, akçaağaç şurubu ve karamel aromalı burundan sonra zencefil, çavdar, toffee tatlarını alabildiğimiz damakta tatlı sert bir deneyim yaşadık. Bitişi ise uzun, tahılımsıydı.
Son viskimiz ise Islay’nın karizmatik viskilerinden Ardbeg 10 oldu. Türk insanının Islay Adası’ndan gelen turbalı, keskin uçlu viskilere olan sevgisi beni de çok memnun ediyor açıkçası. Bu viski geceyi bitirmek için oldukça ideal ve keyifli bir viski. Turba, vanilya, narenciye ve deniz tuzu aromalarından sonra damakta adeta bir barbekü hissiyatı yaşadık.
Bu viskiyi sadece oturarak içmek olmazdı. Tadımdan önceki gece sevgili Ozan Vural beni arayıp “Hava soğuk. Islay soğukta içilmelidir. Neden terasa çıkmıyoruz?” diye sormuştu. Biz de öyle yaptık. Dar’inn Restaurant’ın gizli terasına çıkıp inanılmaz manzarasında yan yana dizilmiş koltuklara oturup sanki şehrin sahibiymişiz gibi Ardbeg’lerimizi yudumladık. İnanılmaz bir hissiyattı. Son dönemde yaşadığım en keyifli anlardan biriydi diyebilirim. Şu şehri izlerken Ardbeg’in aromalarını içine çekmek…
Eğer siz de viski yolculuğunuza keyifli bir başlangıç yapmak veya viski damağınızı geliştirmek isterseniz bir dahaki “Whisky Or Whiskey?” tadımını kaçırmayın. 27 Şubat Cumartesi düzenlenecek tadıma katılmak için info@keyifadami.net‘e mail atarak bilgi alabilirsiniz.
Viski Eğitimi Şart 🙂